Kerim Küçüksarı

Aday mı? Hizmet mi? ideoloji mi? 

Kerim Küçüksarı

Siyasi partilerin adayları netleşti. Seçim gezileri başladı ve vaadler açıklanıyor. Vaadler ve söylemleri değerlendirdiğimde son dönemde siyasi partilerin belediyecilik anlayışının neredeyse birbirinin aynısı olmaya başladığını görüyorum.

Hizmet belediyeciliği anlayışı, şehirleri beton binalardan ibaret gören kent belediyeciliği anlayışına evrildi. Belediye denilince, belediye şirketleri, taşeron işler, ihaleler gibi hizmet anlayışından uzak belediye faaliyetleri akıllara gelir oldu!

Adaylar şehre dair düşüncelerini anlatırken “marka şehir yapacağım” cümleleri dikkat çekiyor. Başkan adayları bir konuyu atlıyor! Marka ve marka bilinirliği bir ürünü satmak için kullanılması gereken terimlerdir. Şehirlerimizin markaya değil, “kimliğe” ihtiyacı vardır.

Yaşadığımız şehirleri “pazarlama mekânı” olarak görürseniz şehri markalaştırmak için çalışırsınız. Şehirlerimizde, şehri şehir yapan şehir sakinlerinin yaşam kalitesini ve yaşadığı şehre olan bağlılıklarını artıran özelliklere değer verirsek “kimliği olan şehirler” inşa etmek için çalışırsınız.

Bugün şehirlerimizin en önemli ihtiyacı şehircilik kültürünün inşa edilmesi, kültür, sanat, estetik, eğitim ve spor alanlarının artırılmasıdır. Bu anlamda şehirlerimize yapılacak olan yatırımlar en önemli yatırım olacaktır.

Hiç bilmediğiniz bir şehre gittiğinizde, şehrin girişleri, cadde kenarlarına sıralanan binaların estetik görünümü, binaların boyaları, temizliği, bahçeleri, yolları ve temizliği ve dükkânların tabelaları ile size o şehir ve yönetimi hakkında bir bilgi verir! Bir şehir sadece yatırım, altyapı ve asfalt demek değildir.

Bir şehre hizmet edecek aday tercihi yerine, idoloji tercih edilmeye başlayalı şehirlerimiz kimliklerinden uzaklaşmaya ve “kent” olmaya başladı.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2012 yılında Urfa’da yaptığı bir konuşmasında “Kardeşim sen hizmete mi oy veriyorsun yoksa ideolojiye mi? Senin insanca yaşamak hakkın değil mi? Sana insanca yaşama ortamı hazırlamayanlara niye oyunu veriyorsun?" demişti.

Evet, bu ifade çok haklı ve kıymetli bir ifadedir. Halkımız sandık başına giderken bu ifadeleri çok iyi düşünmeli ve özümsemelidir.

Şehirlerin ve mekânların bir ruhu yoktur. Şehirlere ve mekânlara ruh veren içerisinde yaşayan insanlardır. Bir şehirde yaşayan insanların bilinç düzeyi yüksekse şehirler kimlik kazanmış, gelişmiş ve abad olmuştur. Şehir sakinleri bilinç düzeyini yakalayamamış, ise o şehirler ve mekânlar harap olmuştur.

Belediye Başkanı olarak seçilecek olan Şehreminine düşen en büyük görev ve sorumluluk, şehri şehir yapan kültürel özellikleri, kültürel kodlarına uygun olarak modern çizgilerle yeniden inşa etmektir.

Ereğli’ye Yatırım Getirmek İçin Sanayiciler Neyi Bekliyor?

Ereğli, iki medeniyete başkentlik yapmış kadim bir şehirdir. Bu şehrin kültürel kodlarında gelişmek ve il olmak vardır. Şehri yıksanız da, yaksanız da bu düşünce küllerinden yeniden neşvünema bulur.

Bu sebeple şehri şehir yapacak değerlerin yeniden inşası için topyekûn bir harekete, estetik değerleri yüksek olan bir şehre 7’den 77’ye hepimizin ihtiyacı vardır. Belediye başkan adaylarımızın projelerini geliştirirken bu değerleri göz önünde bulundurması hem kendisinin hem de şehrin faydasına olacaktır. 

Eğitimi, kültürü, sanatı, estetiği, sporu, şehirciliği gelişmemiş, üniversitesi olmayan bir şehre şehir diyemeyiz. 

Bir çift kelam da sanayicilerimize söyleyelim.

Ereğli jeopolitik konumu ve sahip olduğu değerler ile hızlı gelişebilecek bir merkezdir. Sanayi yatırımları çok yavaş olsa da ilerliyor. Yatırımların gelmesine sebep olanlardan Allah bin kere razı olsun. Ancak bu yatırımlar ve sanayileşme yeterli değildir. 

Bir şehrin gelişmesi için Belediye Başkanı çalışırken işadamları duracak mı? Bir sivil toplum kuruluşu olan Ticaret ve Sanayi Odası ve onun önderliğinde diğer STK ve işadamları şehre yatırım getirmek için ulusal ve uluslararası boyutta tanıtım yapmak için çok çalışmalıdır. Yatırımların önündeki fahiş fiyatlı boş arsaların yatırıma ve üretime kazandırılması başta olmak üzere, bürokratik engellerin tamamı kaldırılmalıdır. 

Bir konu unutulmamalıdır! Topyekûn bir millete ait olan mera ve hazine arazileri üretim yapılması, işsizliğin azaltılması ve şehrin gelişmesine katkı sağlaması için Organize Sanayi Bölgelerine devrediliyor. Hazırlanan parseller üretim yapmak şartı ile çok ekonomik fiyatlardan sanayicilere satışı yapılıyor, emanet veriliyor. Bu araziler üzerinde üretim yapmaz, emanete sahip çıkmaz, elden ele dolaştırmak sureti ile fiyatlarını fahiş hale getirirseniz bu milletin vebali, bu bağnaz düşünceli ve dar kalıplar üzerinde “küçük olsun benim olsun” mantığı ile hareket eden insanları iflah ettirmez.

Bir diğer konuya dikkatinizi çekmek isterim!

Bin bir emek ve uğraşla okuttuğumuz, iyi yetişmiş insanlarımız, iş sahası olan merkezlere göçüyor. Geriye kalanlardan bazıları ise başta işsizlik sebebi olmak üzere değişik nedenlerden dolayı uyuşturucu illetinin pençesine yakalanıyor. Şehrimizde uyuşturucu kullanımı çok yüksek seyrediyor. Birileri uyuşturucu satışlarından rant elde etse de Emniyet Müdürlüğü ekiplerimiz gecesini gündüzüne katarak bu zehir tacirleri ile mücadele ediyor. 

Emniyet Müdürlüğü ekiplerimizi özverili çalışmaları için kutluyorum. Şehrin eşrafını da şehrin eğitimi, ekonomisi, sağlığı, kültür, sanayisinin gelişimi için ellerini taşın altına koymaya ve daha fazla sorumluluk almaya davet ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları