Kerim Küçüksarı

Muhalefet ve İktidarın Başörtüsü İmtihanı

Kerim Küçüksarı

Ülkemizin kanayan yaralarından biridir Müslüman, namuslu, hür kadının giyinme şekline karışılması. Bu mesele hem muhalefet partileri hem de iktidar partilerince istismar edildi. Oğlunu askere gönderen anne, oğlunun yemin törenine başörtülü alınmadı. Üniversite kazanan kızlarımız üniversitelere alınmadı, kamuda çalıştırılmadı ve başörtülü kadınlar kamu hizmetlerinden faydalanmak istediğinde önüne hep bir engel çıkarıldı. 

Üniversite okuduğum dönemlerde, bırakın diğer fakülteleri İlahiyat Fakültelerinde bile okuyan kızlarımız derslere girebilmek için başörtülerinin üzerine peruk takmak mecburiyetinde bırakıldı. 

İnanan ve inandığı için başı örtülü kadınlara kini olan birileri, her dönemde bir şekilde kinlerini kustu.

22 Mayıs 1999’da Fazilet Partisinden Milletvekili seçilen Merve Kavakçı, meclis genel kuruluna girdiğinde, sözüm ona dönemin demokrat geçinen Demokratik Sol Parti milletvekilleri, Merve Hanımın başörtüsünü protesto etmiş, yemin etmesine müsaade edilmeden meclis genel kurulundan çıkartılmıştı. Bardağı taşıran son damla da “Bu hanıma haddini bildiriniz" diyen dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ’ten gelmişti. 

Solcular ve iktidar sahipleri hür Müslüman kadının bu hakkını, yıllarca demokratlık çerçevesi içerisinde değerlendirdiler ve değerlendirmeye devam ediyorlar.

AK Parti’nin iktidara gelmesi ile tam olarak bir çözüm üretilemese de geçici çözümler üretildi. Bu şekilde bile olsa toplum bir nebze olsun rahatladı. Başörtülü kadınların kamusal alanda rahat hareket etmeleri ile Türkiye ne İran oldu, ne de Türkiye’ye korktukları şeriat geldi. Seçim dönemlerinde ise başörtüsü üzerinden oy devşirmek için tüm partiler yarışa girdi, bu yarış bitmedi ve her seçim döneminde devam ediyor.

Başörtüsü Demokratik Bir Hak Değil, Dini Bir Vecibedir.

Herkes şunu iyi bilmelidir ki başörtüsü hür, namuslu ve inan kadına verilmiş bir imtiyazdır. Demokratik bir hak değil, dini bir vecibedir. 

Başörtüsü Yeniden Gündemde

Başörtüsü meselesi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu’nun “helalleşme” çıkısı ile yeniden gündeme geldi. Kılıçtaroğlu, "Kadınların inançlarını istismar ettiğiniz yeter" diyordu. Yani örtünmenin İnancın gereği olduğunu ikrar ediyordu.

Kılıçtaroğlu, evinde çektiği bir videoda; Türkiye’nin bazı “yaralarının” olduğunu ve bu yaraları kapatmanın ülkeyi “birleştireceğini, güçlendireceğini” söylüyordu. Konuşmasını "Helalleşme tam olarak bu. Halkımız birbirine düşürülmekten yorgun düştü. Kutuplaştırdılar, ayrıştırdılar, adeta düşmanlaştırdılar. Oysa devlet yaraları kapatacak ki millet olarak dünya ile rekabete odaklanalım.” 

"Bu yaralardan biri de başörtüsü mevzusu. Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte. Değişmeyi ve öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı” ifadeleri ile sürdürmüştü.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş’ta CHP'nin hazırladığı başörtüsü teklifinin karşısında olmayacaklarını söyleyerek, destek vereceklerine işaret etmişti.

Başörtüsü ve aile ile ilgili düzenleme meclise geldi, Anayasa Komisyonunda görüşülmeye başlandı.

Anayasa değişikliği gerçekleşirse, hür, ahlaklı ve inançlı kadının başörtüsü “demokrat görünümlülerin” malzemesi olmaktan da kurtulacaktı.

Bu kadar kolay olabilir miydi? Kılıçdaroğlu’nun, "Kadınların inançlarını istismar ettiğiniz yeter" demesine ve özellikle “inanç” vurgusu yapmasına karşın sessiz sedasız kabul edilebilir miydi? 

Kılıçtaroğlu’na rağmen, kim yada kimler devreye girdi ise, CHP ve İYİ Parti, teklifin başörtüsü serbestîsine ilişkin birinci maddesi üzerinde değişiklik önergesi verdi. Muhalefet verdiği önerge ile, Anayasa değişikliği teklifinin birinci maddesinde yer alan “dini inancı sebebiyle başını örtmesi” ibaresinin  “başını örtmesi ya da örtmemesi de dahil olmak üzere” şeklinde ve “Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda ise devlet; kadının başını örtmesini engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alır” şeklinde değiştirilmesini istedi. HDP ise farklı bahanelerle ortada yok. 

Anayasa Komisyonunda kabul edilen bu değişikliğin meclis genel kurulundan AK Parti ve MHP’nin oyları ile geçmesi mümkün değil. 24 Milletvekilinin daha desteği gerekecek.

Konu Hür, İffetli ve Müslüman Kadına Özgürlük Olunca Kafayı Toprağa Gömüyorlar

CHP ve İYİ Partililer, “dini inancı sebebiyle başını örtmesi” şeklinde düzenlenen anayasa değişikliğine önerge vermeden önce, işbirliği yaptıkları Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın kıymetli eşine, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun kıymetli eşine, SAADET Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun kıymetli eşine, niçin başörtüsü kullandıklarını sorsalardı “dini inançlarından” dolayı olduğunu anlarlardı. Kafalarını kuma gömmelerine gerek kalmazdı.

Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve SAADET Partisi’nin ortaklarına şayet sözleri geçiyorsa! kualisyon ortaklarına bu meseleyi uzatmadan çözmeleri gerektiği konusunda gerekli telkinleri vermeli ve bu meseleyi çözmelidirler. 

Hür, iffetli ve Müslüman kadınlara vecibe olan başörtüsü konusu, anayasa değişikliği ile gündemden kaldırılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları