Mehmet Bina

Ölüm için hazırlığımız var mı ?

Mehmet Bina

Her nefis ölümü tadacaktır."  meâlindeki âyet Kur'ân'ı Kerim'de üç sûrede geçmektedir. (bk. Âl-i İmran, 3/185; Enbiyâ, 21/35; Ankebut, 29/57) 

* Bu âyetlerde "nefis", insanın ruhunu ifade etmektedir. Çünkü insan bedeni ölür, ama ruh ölmez.

*Evet her nefis ölümü tadacak; dünyanın ne üzüntüsü, ne sevinci hiç biri kalmayacak, ve sevaplarınızın size tam olarak ödenmesi de ancak kıyamette olacaktır.

 - Şairin;

“Felek bir gün cana kıyar,

Bizi kaptan kaba koyar…”

dediği gibi, pek çok doğum ve ölümlerle, sürekli bir merhaleden diğerine seyahat eden ve sonunda âhiret yurdunda karar kılacak olan ebediyet yolcularıyız.

-Peygamber Efendimiz (sav):

“Bütün zevkleri kökünden yok eden ölümü çokça hatırlayınız!” buyurmuştur. (Tirmizî, Kıyâmet, 26)

-Rebî bin Huseym Hazretleri, bahçesine bir mezar kazmıştı. Kalbinin katılaştığını hissettiği zamanlarda bu kabre girer, bir müddet orada kalırdı. Dünyaya bir gün vedâ edeceğini ve mezarda bir istiğfar ve sadakaya bile muhtaç vaziyette kalacağını tefekkür eder, âhiretteki hesâbı düşünerek, derin bir muhâsebe iklimine girerdi. 

Enes bin Mâlik -(ra)- “Yeryüzü, (gâfil) insana şu on öğüt ile seslenir: *Ey Âdemoğlu!

Üzerimde gezinip durursun; hâlbuki dönüşün banadır.

Üzerimde türlü türlü günah işlersin; hâlbuki içimde azap göreceksin.

Üzerimde gülüp eğlenirsin; hâlbuki içimde ağlayacaksın.

Üzerimde sevinirsin; hâlbuki içimde üzüleceksin.

Üzerimde mal toplayıp durursun; hâlbuki içimde pişman olacaksın.

Üzerimde haram yersin; hâlbuki içimde kurtlar seni yiyecek.

Üzerimde böbürlenirsin; hâlbuki içimde hor ve hakir olacaksın.

Üzerimde neşe ile yürüyorsun; hâlbuki içimde hüzne boğulacaksın.

Üzerimde aydınlıkta gezinirsin; hâlbuki içimde karanlıkta kalacaksın.

Üzerimde topluluklar içinde dolaşırsın; hâlbuki içime tek başına gireceksin.” (İbn-i Hacer el-Askalânî, Münebbihât, 37

Ebu Süleyman Darani hazretleri, saliha bir hanıma, "Ölümü sever misin?" dedi. 

O da "Hayır sevmem" dedi. Sebebini sorunca, ''Birine karşı bir kabahat işlesem, onun yüzüne bakmaya utanırım. Onu görmek istemem. Bu kadar günah içinde iken, günahlardan kurtulmadan, nasıl olur da Allahü teâlânın Huzurunda çıkmayı sevebilirim?'' dedi.

Hz. Ömer (R.A.) halifelik görevini devraldıktan sonra kendi parasıyla bir adam tutmuştu.

Bu adamın görevi her gün belirli saatlerinde Hz. Ömer’in yanına gelerek ona: “Ya Ömer Allah’tan kork, ölüm var!” demekti.

Hz. Ömer (R.A.) bir gün görevliyi yanına çağırdı ve görevine son verdiğini söyledi. 

Bunu duyan adam Hz. Ömer (R.A.)’e: “Ya Ömer bu güzel adetinden vaz mı geçtin?” diye sorar. Hz. Ömer (R.A.) bu soruyu şöyle cevaplar: ”Şimdiye kadar gençtim, saçım ve sakalım ağarmamıştı. Doğru yoldan ayrılmamam için bana her gün ölümü hatırlatacak, Allah’tan korkmamı tavsiye edecek birine ihtiyacım vardı. Ancak bugün aynaya baktığımda saç ve sakalımın ağardığını gördüm, bana ölümün habercisi olarak onlar yeter.” Bediüzzaman da, “İhtiyarlığın alâmeti olan beyaz kıllar saçıma düştüğü bir zamanda, gençliğin derin uykusundan uyandım.”

İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle derdi:

Akşamı ettiğinde, sabahı bekleme!

Sabaha çıktığında, akşamı bekleme!

Sağlıklı günlerinde, hastalanacağın vakit için; hayatın boyunca da öleceğin zaman için tedbir al!(Buhârî, Rikak 3)

Şu mezar taşı ifadesi ne kadar mânidardır:

“Ey ziyaretçi! Dün ben senin gibiydim. 

Gâfil olma, yarın da sen benim gibi olacaksın!”

-Cenâb-ı Hak, rahmet ve mağfiret iklimi olan şu mübârek günler hürmetine ümmetin mazlumlarına, bilhassa Gazzeli kardeşlerimize imdâd eylesin. Hata, kusur ve günahlarımızı lûtf u keremiyle af ve mağfiret buyursun. Ramazân-ı Şerîfʼi, rızâ-yı ilâhîsine kavuşmamıza vesîle kılsın. Âmîn!.(Altınoluk 457)

Yazarın Diğer Yazıları