Mustafa Akçay

Eğitim Üzerine Notlar 3

Mustafa Akçay

İnsan dünyaya bedenen ve zihnen üryan gelir. Zihninde öğrenilmiş bilgi yoktur. Yedeğinde getirdiği tek şey nefes almak ve besleme refleksidir. Bunun dışındaki bütün davranışlarını sonradan öğrenir. Konuşmayı, eşyayı kullanmayı, nerede nasıl davranması gerektiğini ve herşeyi olgunlaşmaya paralel olarak öğrenr. Öğrenmenin esası ise taklittir. İnsan, etrafındaki kişi ya da olayları gözlemleyerek yapılanları deneyerek öğrenmeyi gerçekleştirir. 
Öğrenme kuramları ve öğretme stratejileri,  öğrenmenin daha verimli ve ekonomik olması, daha kullanışlı ve kapsayıcı olması adına fikir beyan ederler. Böylece öğrenme ve öğretme süreçlerimize destek olurlar. Konuşamayan bireye hiçbir kuram ve strateji konuşmayı öğretemez. Birey kendi bilişsel yeteneğini devreye alıp öğrenilmesi istenen olguyu taklit ederek bunu gerçekleştirmek zorundadır. Fiziki engel yoksa tabi.
İnsanın doğası iyi ve güzel olana yatkındır.  Bu davranışları yaptığımızda vicdanımızda rahatsızlık duymayız. İlkokul yıllarımızda yapılmayan  ödev için öğretmene ya da gidilmek istenmeyen okul için ebeveynlerimize söylediğimiz bahaneler hala hafızamızdadır. Unutmamız pek olası değildir. Lakin yine o çağlarda konuştuğumuz binlerce doğru sözden aklımızda hiçbiri kalmamıştır. Vicdanımız çocukluğumuzun safiyane yalanlarını  kabul etmekte hala  zorluk çeker. Kötü olan vicdanı yaralar ve silinmez izler bırakır. 
İnsan, hayatının hiçbir evresinde kaba ve argo kelimeler duymazsa  günün birinde kendiliğinden kaba söz söylemez konuşmasında argo kelimelere yer vermez. Hırsızlık davranışı hakkında hiçbir bilgisi olmayan insan da günün birinde hırsızlık yapayım demez. Bu davranışları yapabilmesi için öğrenme şarttır. Örnekleri çoğaltabiliriz.  Çocuklarımızı ve gençlerimizi istemediğimiz davranışları sergilerken eleştirme de dikkatli olmalıyız. Çünkü bu davranışlar çocuklar tarafından öğrenildi. Çocuklarımız ve gençlerimiz bizi yani toplumu gözlemledi içselleştirdi ve taklit etti. Olup biten budur. İnsan doğası iyi ve güzel olana meyyal iken  kötü davranışlar öğrenme sonucu ortaya çıkar. 
Tarih bize toplumsal kötülüklerin gençler eliyle ortadan kaldırıldığını ya da bunun için mücadele edildiğini anlatır. İnsan yaşlandıkça yaratıldığı o temiz özden, çocukluğun saflık ve duruluğundan uzaklaşmaya ve uzaklaştıkça da da bunları unutmaya daha yatkındır.  Bu sebeple hayatın ilk evreleri, kişiliğin oturduğu kimliğin kazanıldığı süreç tamamlanmadan önce alınan eğitim hayati öneme sahiptir. Bu konu sadece birey açısından değil toplumların, bir başka kültür havzasının etkisinde eriyip gitmeden  varlıklarını korumaları ve gelecek kuşaklara aktarmaları bakımından son derece önemlidir.  
Öğrenmenin temelinin taklit olğunu biliyoruz peki ya öğretmenin temel prensibi nedir ve bunu nasıl belirleyeceğiz?  Nasıl öğretmeli? Kime kimlere neyi ne kadar öğretmeli? Öğretme sürecinin sistematiğini nasıl düşünmeliyiz? Sistemimizi kurmak ve eğitim için kimin yolunu takip etmeliyiz? Batılı kuramcıların mı? Doğulu bilgelerin mi? Askeri dehaların mı? Peygamberlerin mi? Geçmişin şanlı hükümdarlarının mı yoksa onları yetiştiren hocalarının mı?  
Sorulara verilecek cevaplar sıkalası elbette olabildiğince geniştir. Her dünya görüşünün kendince vereceği cevaplar olacaktır. Zamanın şartları, toplumların dünya tasavvurları ve toplumsal ihtiyaçlar bu cevapları şekillendirecektir. Cevabımız ister eğitim kuramcıları olsun ister bilgeler olsun farketmez unutulmamalılıdır ki her insan kendi coğrafyasının kendi kültür havzasının ve yaşadığı zamanın çocuğudur.  Sundukları ya da rehberlik ettikleri öğretim metotları öncelikle kendi zamanları ve toplumları için geçerlidir. 
Başımıza bir musibet geldi. Anadolu'nun güzel insanları çocuğundan yaşlısına elinden geleni ardına koymadı. Sahada gençler destanlar yazdılar. Bugünler geçtikten sonra iyilik hikayelerini efsanevi gayret ve çabalarını hep beraber okuyacagız dinleyeceğiz. Bu coğrafyanın gelecek kuşaklarına güzel bir ülke bırakmak boynumuzun borcudur. Tarihin şahitliği karşısında hesabı zor bir sorumluluktur bu ama bunu yapmak zorundayız. Anadolu evimiz, bu evi biz ve nesillerimiz, herkes gücü neye yetiyorsa destek vererek yeniden inşa ve imar edeceğiz. Gelecek kuşaklara eğitimden başka bırakcağımız miras yoktur. Dünyanın nimetleri çalışan gayret eden herkes için açıktır
Eğitimi yeniden ve yeniden düşünmek konu üzerine kafa yormak, geliştirmek Anadolu'nun güzel insanlarına yapılacak en güzel hizmettir. Bu uğurda emek sarfedenler, gayret edenler her zaman hayrla anılacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları