
İran, İsrail ve Türkiye Üçgeni!
Osman Avcı
Son günlerde, yeterli ya da yetersiz bir şekilde de olsa İsrail’e füzeleriyle saldıran İran, birçok Müslümanın içini ferahlattı.
Kimileri İran’ı sevmediği için bu gelişmeyi umursamazken, kimileri ise Gazzeli mazlumlar adına derin bir sevinç yaşadı.
İran’ı seversiniz ya da sevmezsiniz; bu çok da önemli değil aslında. Asıl önemli olan, haddi aşarak coğrafyamızda mazlumları katletmede mahir olan siyonist zihniyete karşı durabilmek ve ona mukavemet gösterebilmektir.
Evet, İran tarih boyunca bizimle birçok meselede ters düşmüş olabilir. Belki savaşlar yaşamışızdır, gerilimli dönemlerimiz olmuştur. Ancak bizim kültürümüzde bir kelime vardır: Maslahat.
Peki nedir maslahat?
İyi ve faydalı olan, kamunun menfaatine olan şey anlamlarına gelen Arapça kökenli bu kelime; hukuk terminolojisinde, hukuki hükümlerin amacını ve kamu yararını esas almayı ifade eder.
Bugün maslahata binaen, dip komşumuz İran zalim İsrail’i vurmuşsa ve bu belayı coğrafyamızdan ötelemek için bir çaba sarf ediyorsa, meseleyi kendi çıkarımız açısından da değerlendirmek gerekir.
Biz birbirimizi yiyebiliriz. Anlaşamadığımız pek çok meselemiz olabilir. Ancak günün sonunda, siyonizmin en küçük bir zarar görmesine bile vesile olan bir adım atılmışsa, bunu takdir etmek ve zalime karşı mazlumun yanında durmak gerekir.
Şahsiyeti olgunlaşmış bir inanan, zalimlere karşı çıkmada mahirdir. Kişisel hırslara değil, toplumsal menfaate meyillidir.
Rabbim, ülkemizi ve mazlum coğrafyaların insanlarını zalim siyonistlerin şerrinden muhafaza etsin.
Sahipsiz kalan Filistin halkına sahip çıkabileceğimiz güç ve dirayeti bizlere nasip etsin.
Çocukların ve kadınların siyonizm zulmü altında tükenen umutlarını yeşertecek bir düzen kurmayı bizlere lütfetsin.
Hiçbir şey yapamasak bile, zalime karşı mazlumun yanında duracak bir duruş ve şuur nasip etsin.