Kerim Toslak

Kemiyet mi keyfiyet mi? (Sayısal çokluk mu, niteliklilik mi?)

Kerim Toslak

Kemiyet çokluğu keyfiyet niteliği ifade için kullanılır. Hani dilimizde 'sayılmak' tabir vardır ya işte kemiyet onu ifade eder. "Adamdan sayılmak", "Müslümanlardan sayılmak " gibi ifadeler aslında istenilen nitelikleri üzerinde taşımadıkları halde sayıya dahil edilme durumudur. "Keyfiyet" de kaliteyi ifade için kullanılır. Bir şeyin nitelikli olup olmadığını ifade için kullanılır.

Dünya üzerinde iki milyar Müslüman nüfusu var. Ya da iki milyar Müslüman sayılan insan var. Kemiyet (sayı) yönünden durum böyle. Keyfiyet (nitelik) açısından durumun değerlendirilmesi ayrı bir bahis. Sayısal ağırlık dünya üzerinde siyasal ağırlık olarak ortaya çıkmıyor.  Durum öyle olunca sayısal ağırlık,  keyfiyetle (nitelikle) mukayese edilince niteliksizlik ortada. Ondan dolayı Filistin meselesinde on beş milyon Yahudi'nin siyasal ağırlığı ile baş edilemiyor. 

Asırlar önce Peygamberimizin  (sav) bir Hadis-i Şeriflerinde bu durumu şöyle ifade etmiştir: "Hz. Sevban (ra) naklediyor.
Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki:

“Sofraya konulan bir yemek tabağına üşüşen sinekler gibi kâfirler sizin üzerinize üşüşecekler.” Bunun üzerine sahabiler şaşkınlıkla sorarlar:
“Ya Rasûlullah, o gün sayımız çok mu az olacak?” Efendimiz (s.a.v): “Hayır” der. “Bilakis, o gün sayınız denizdeki kumlar kadar çok olacak. Fakat (sizin çokluğunuzun bir ağırlığı olmayacak) bir selin akıntısıyla taşınan çer-çöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek, sizin kalbinize de “vehn” verecek.”

Bunun üzerine sahabilerden biri sorar: “Vehn nedir ya Rasûlullah?..”

O da buyurdu ki: “Dünya sevgisi ve ölümü sevmemek, ondan nefret etmek.” (Süneni Ebû Davut, Müsnedi Ahmed ibni Hambel)
Günümüz Müslümanlarının durumunu Allah Resulü (sav) ortaya koymuş. Doğu Türkistan'da, Arakan'da, Hindistan'da, Gazze'de, Filistin'de v.b. Müslümanların uğradığı zulmün sebebi, sayıca çok olan Müslümanların niteliksizliği olsa gerek. Bir başka ifadeyle 'vehn ' hastalığıyla malûl oluşlarıdır. Müslüman sayılmak yetmiyor, Müslüman olmak, adam gibi Müslüman olmak gerekiyor.
Tabi ki yere ve duruma göre kemiyet de önemlidir. Örneğin demokrasilerin vazgeçilmezi seçimlerde kemiyetin yani sayıların önemli olduğunu hepimiz biliriz. 

Seçimlerde her oy bir sayı demektir ve sayı çokluğu sonucu belirler. Oy verenlerin IQ süne, titrine, okuduğu kitap sayısına, ahlâkına, erdemine, nasıllığına bakılmaz. Zır zır cahil bir adamın oyu da bir rakamına eşittir, dünyanın en gelişmiş üniversitelerinden profesörlük titrini almış birinin oyu da bir rakamına eşittir. IQ seviyesi 10 yaşındaki bir çocuğun seviyesindeki bir adamın oyu da bir rakamına eşittir, dahi düzeyindeki zekaya sahip birisininki de. Demokrasi için; "kırk dokuz akıllıyı elli bir delinin idare ettiği sistemdir" derler. Hoşlanmasak da daha iyi bazı çözüm arayışları olsa da şimdilik bu konuda en iyi çözüm budur. 

Vatandaşın ortalama çoğunluğunun zeka ve eğitim düzeyini tespit edip beklentilerine yönelik uslup geliştiren, anladıkları dilden konuşan bir siyasetçi başarılı olur. Öyle nitelikli bir siyasetçi toplumun niteliğini de yükseltebilir. Ancak genel kural toplumsal seviye neye layıksa yönetenler de ona uygun olur.

Kemiyet mi önemli ve öncelikli keyfiyet mi deseler, her ikisi de aynı oranda önemli ancak illaki biri öne çıkması gerekiyorsa o keyfiyet olmalı derim. Çünkü, tarihte sayıca az olan nice kaliteli toplulukların, sayıca üstün olan ama kalitesi düşük topluluklara galebe çaldığını biliriz. Bedir savaşındaki nitelikli Müslümanların oluşturduğu sayıca az Müslümanların, sayıca kendilerinden üç kat fazla Müşrik ordusuna galip geldiğini biliriz. Huneyn Savaşında da çoğunluğu Mekke fethinden sonra Müslümanlara dahil olan (Müslümanlara sayılan) ancak henüz imanı kalbe yerleşmemiş kalabalık bir ordunun Havazin kabilesi önündeki bozgunu ve sonrasındaki Hicret, Bedir, Uhut, Hendek, Biat-ı Rıdvan imtihanlarını vere vere nitelik kazanmış bir avuç Peygamber (sav) ashabının cansiparane gayretiyle ulaşılan zafer ibretliktir.

Dünyada ve ülkemizde Müslümanların en büyük eksikliği, Müslümanların sayısal azlığı değildir. Müslüman sayılmalarına rağmen Hallerinin, kalitelerinin "Müslüman olma" durumunu yeterince karşılamasındandır. İnançta, ibadette, ahlâkta, kardeşlikte,  bir çok niteliğin sözde kalması, halde ve davranışta ortaya çıkmamasıdır. Sadece dilde değil halde de Müslüman olduğumuz zaman dünyada Müslümanların ağırlığı hissedilecektir.

Selçuklu/Konya

Yazarın Diğer Yazıları