Mehmet Bina

Ramazan Ayı, İnfak Ayıdır

Mehmet Bina

*Ebû Hüreyre (ra)’ den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:

“Her sabah iki melek  iner. Biri:

-Ya Rabb! İyilik edene malının karşılığını (halef) ver, der. Diğeri de:

-Ya Rabb!. Cimrilik edenin malını telef et, diye dua eder.”

(Buhârî, Zekât 27; Müslim, Zekât 57)

Hadis-i şerifden anlaşıldığına göre iyilik de cimrilik de karşılıksız değildir. Ancak burada hemen işaret edilmesi gerekli olan nokta, telef edilmesi  için beddua edilen mal, farz olan zekâtı verilmeyen maldır. 

Nâfile iyilik hususunda tenbellik edenler için telef istenmez.

İnfak hususunda imkanımız ölçüsünde gecikmemek gerekir.

* Bir derviş, Hasan-ı Basrî Hazretleri’nden bir şey istemişti. O da hemen ayağa kalkıp gömleğini çıkardı ve dervişe verdi;

“–Efendim, eve gidip oradan bir şeyler verseydiniz olmaz mıydı?!.” dediler.

Hazret şu cevabı verdi:

“–Bir defasında ihtiyaç sahibi biri mescide gelip; «Karnım aç!» demişti. Biz gaflet edip hemen yiyecek getirmedik. Sabah namazına geldiğimizde bir de baktık ki, zavallı ölmüş. Kefenleyip defnettik. Ertesi gün, bir zuhûrat olarak, fakiri sardığımız kefenin mihrapta durduğunu ve üzerinde; «Kefeninizi alın, Allah kabul etmedi!» yazdığını gördük.

İşte o gün;

«Bundan sonra bir ihtiyaç sahibini gördüğümde onu bekletmeyeceğim, hemen ihtiyacını göreceğim.» diye yemin ettim.” diyor.

Başka bir Hadis-i şerif de Peygamberimiz (sav);

“Üzerine güneş doğan her gün iki melek şöyle seslenir: “Ey insanlar, Rabbinizin rahmetine geliniz. Az ama yeterli olan rızık, çok olup da azdıran maldan hayırlıdır.” Bu çağrıyı, insanlarla cinler dışında bütün yaratıklar duyar.

Güneşin battığı her gün iki melek yerlerini alıp insanlarla cinler dışında yeryüzü sakinlerine işittirecek şekilde: “Allahım, infak edene halef, etmeyene telef ver!” diye niyâz ederler (Ahmed İbni Hanbel, Müsned,  V, 197).

Hadis-i şerif de halef kelimesi, dünyada mal olarak karşılık, âhirette sevab olarak bedel anlamına gelmektedir. * “Ne infak ederseniz, Allah karşılığını verir” [Sebe’ sûresi (34),39] 

âyet-i kerîmesinde açıklanan gerçek de budur. 

Rivayet odur ki Ramazan ayında Mahmud Paşa'nın sofrasında iftar açanlar, nohutlu pilavın gelmesini dört gözle beklerlerdi. Paşa'nın sofrasında diş kirasına ilaveten nohutlu pilavlara saklı farklı bir sürpriz olurdu.

Paşa, aşçılarına kazanlarda pilav pişirirken içine nohut biçimi verilmiş altınlar atılmasını emrederdi.

Misafirler, dişlerine takılma ihtimali olan sert bir sahte nohut yakalama ümidiyle pilavlarını afiyetle yerlerdi.

Fâtih Sultan Mehmed'in vezîriâzamı Mahmud Paşa'nın tertip ettiği ziyafetlerde pilâv içine altın paralar koydurduğu ve bu paralara yemek sırasında onları bulanların sahip olduğu belirtilmektedir. 

-Ramazan ayında ecdadımız bu şekilde İnfak ederdi.

Ömer bin Abdülaziz -rahmetullâhi aleyh- buyurur ki:

“Namaz, seni yolun yarısına; Oruç, tam Melik’in kapısına iletir. 

Sadaka ise, Melik’in huzûruna çıkarır.”

Ali İsfehânî (ra): da

“…Âfiyet ve günahsız olmayı aradım; zühdde, yani şüphelilere düşmek korkusuyla mübahların çoğunu terk etmekte buldum. Kolay hesabı aradım, susmakta buldum. Rahat ve huzûru aradım; cömertçe infâk etmekte buldum.” buyuruyor.

Bir gün Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz:

“–Bir dirhem, yüz bin dirhemi geçmiştir.” buyurmuşlardı.

Ashâb-ı kirâm:

“–Bu nasıl olur, ey Allâh’ın Rasûlü?” diye sorduklarında, Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem– şu cevâbı verdi.

“–Bir adamın iki dirhemi vardı. Bunlardan en iyisini tasadduk etti. (Yani malının yarısını sadaka olarak vermiş oldu.) Diğeri (ise hayli zengin biriydi) o da malının yanına varıp, malından yüz bin dirhem çıkardı ve onu tasadduk etti.” (Nesâî, Zekât, 49)

Yani Allah katında değerli olan; infâk edilen malın miktârından ziyâde, infâk edenin fedakârlık derecesidir

1. İyilik karşılıksız kalmaz.

2. Eli cimri, yüzü ekşi olmak hayır getirmez.

3. Hali vakti yerinde olduğu halde zekât vermeyen zenginlerin malı telefi hakeder.

4. Melekler dua ederler. Onların duasının makbûl olduğu, “Amin diyen kimsenin bu duası, meleklerin âminine denk düşerse, geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî, Bed’ül-halk 7)

Yazarın Diğer Yazıları